2 Nisan 2013 Salı

İsrail Hapishanelerinden Dünya’ya Seslenen Filistinli Esirler

“İsrail Hapishanelerinden Dünya’ya Seslenen Filistinli Esirler” adlı yazıma başlamadan önce bazı önemli noktalara vurgu yapmak ve özellikle bir takım noktalara dikkat çekmek istiyorum. Osmanlı Devleti’nin Filistin cephesinden tamamı ile çekilmesinden sonra Filistin topraklarında dolayısı ile Kenan topraklarında adeta kan, göz yaşı ve teşhircilik planı hızla devreye girmiştir.  İsrail projesi bölgeye yerleştirilmeden önce ingilizler ve birçok avrupa ülkesi bu kutsal topraklar üzerinde karmaşık ve kısa zamanda anlaşılabilir bir şekilde planlarını eyleme dönüştürmüşlerdir.  Birinci dünya savaşından sonra bilhassa alman komutanların Filistin üzerinde musevilere yönelik baskılı yerleştirme girişimleri sonuç vermiş ve ingilizler aracılığı ile yurt verme politikası askeri ve diplomasi kanallar ile devam etmiştir. Filistin toprakları ve halkları üzerinde yıllarca başlatılan ve halen devam eden dramatize kavramının dahi hayretle ve ibretle seyirci kaldığı işgal sürecinin verdiği nefret ve şiddet tutumu insan haklarına ve dünya vicdan sahiplerine rağmen devam etmektedir. Osmanlı devleti ve ordusu hakimiyet sağladığı topraklarda senaryoların ve projelerin kendilerine karşı şiddetle artarak başlatılacağını bilerek önlemler almış fakat cihan devletinin sınır, toprak, birlik ve beraberlik bütünlüğüne göz dikenlerin hırslı projelerini Birinci dünya savaşı’nın başlangıcı ve sonunda hissetmişlerdir.  Yüzyıllardır stratejik öneme sahip olan kara, hava ve deniz yolunun en önemli noktası olan Gazze ve Sina cephesinden çekilen Osmanlı orduları daha sonra Kudüs’ün düşmesi ile Filistin cephesinden çekildiler. Bu çekilme yıllardır devam edecek olan savaş ve şiddeti beraberinde getirecek hatta dünya’nın gözleri önünde bir tarafın gücü (israil) adeta öbür tarafı (filistin) yok etmeye yönelik ayarlanacaktır.  Osmanlı devleti’nin toprak ve yönetim himayesini sonlandırmak için coğrafya insanı üzerinde başlatılan bu yoğun psikojik ve bilinçaltı söylem ve eylemler yıllar sonra da halen aynı tazeliği ile tarihi bilgi ve gerçeklere rağmen devam etmektedir. Yıllardır Arap halkı Türk milletine, Türk milletini Arap halklarına karşı kin ve öfke karmaşası içerisine sürüklemeye çalışanların yıllar sonra  aynı sistemli projelere devam etmeleri belirgin bir şekilde belli olmaktadır. Bu planların ne şekilde yıllar sonra anlaşıldığı belli olmuş olsa bile dünya üzerinde Arap ve Türk halkları din, kültür ve tarih  ortak paydasını bilmesi, sorgulaması ve bu gerçek birikimleri paylaşması gerekmektedir.  Araştırmayan ve sorgulamayan bir milletin gerçeklerden uzak birilerinin yönlendirme ve yorumları ile değerlerini unutması ne büyük bir acı’dır. Türk ve Arap toplumları arasına nefret ve kin ekme çabalarına karşılık tarihini ve tarih bilincini bilen bireylerin sayesinde bu kin ve nefret planları boşa çıkmakta ve her geçen gün bu kültür hazinesini biriktirmeye ve sürdürmeye muktedir olmuş halkları daha da dirençli ve güçlü kılmaktadır. Bu yüzden Osmanlı devletini, ordusunu ve değerlerini anlamak için Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyası üzerinde barış, adalet, yönetim ve kültür filizlenmesini araştırmak gerekmektedir. Coğrafya halkları dünya milletlerine karşılık büyük bir hayranlık uyandırmışsa da bazıları için bu büyük manevi birliktelik hoşnutsuzluğa doğru ilerlemiştir. Osmanlı askerlerinin Filistin cephesi için büyük azim ve çaba ile savaştıkları tarih sahnesinde hiçbir zaman silinmeyecek ve silinmesi için uğraş gösterenler ise hiçbir zaman bu gaflet dolu emellerine ulaşamayacaklardır. Yıllar öncesi ve sonrasında da coğrafya insanı üzerinde tarih bilincini yok etmeyi hedefleyenler ve bu hedef doğrultusunda halklar arasında geneli kapsayacak bilinçaltı operasyonları devam etmektedir. Coğrafya üzerinde başlatılan yakışıksız genellemeler ile Arap halklarının Osmanlı devleti üzerindeki sözde ayrılıkçı ve bölünmeye yol açacak eylemlerinin bizzat bu halkların girişimleri ile başlatıldığı söylemleri dünya insanlık ve kültür tarihine karşı bir insanlık suçu sayılacak yakıştırma ve benzetmeler’dir. Bazılarının yönlendirmeleri kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda çalışacaksa bile gerçekleri sorgulamadan bu yakışıksız söylemlere inanmakta ayrıca bir insanlık suçu’dur. Osmanlı ordusu Filistin’den Şam’a doğru çekilirken sokaklara dökülmüş Arap kadınlar ve çocukların şu söylemleri bile Türk –Arap ilişkisinin büyük bir değer ve saygı serveti içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır. “Ey Osmanlı evlatları ve torunları bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz” diyerek Osmanlı ordusunun arkasından ağlayan ve son kez kendileri için bir görev saydıkları yemek ve erzak yardımını Osmanlı askerlerine vermişlerdir. Uluslararası ilişkilerde saniyeler içerisinde değişiklikler ve farklılıklar meydana gelirken yüzyıllardır bölgede hakimiyet kuran Osmanlı devleti’nin misyon ve görevini anlamak ve bunu anlatmakta dünya milletleri için bitmek bilmeyecek bir borç‘tur.

  
 Osmanlı Askerleri Filistin Cephesindeki Görüntüleri (Ottoman soldiers images at the Palestine frontline ) Kaynak: http://www.ottomanempire.com

israil, Filistin halkı üzerinde her türlü tahribatları geniş bir uygulama ile sürdürürken Filistin hükümetine bağlı mevkiilerde ve topraklarda özellikle genç filistinlileri tutuklayarak inşa ettiği hapishanelerinde adeta ölüme terk etmektedir. Filistin hükümetina bağlı yerlerde israil askerleri ve polisi sürekli tutuklamalar yapmakta ve aralarında en çok genç olan tutuklara karşı fiziksel ve psikolojik tahribatlar yaratacak uygulamalar gerçekleştirmektedir. Özellikle Perşembe akşamları Kudüs çevresindeki birçok Filistinli ailenin erkeklerini tutuklayarak hapishanelerde sorgulamalara tabii tutması isan hak ve hürriyetlerine karşı bir suç işlemekle kalmayıp Cuma namazı için Mescid-i Aksa’ya gitmelerine engel olmak ve bu tür uygulamaları her perşembe günü yapmaktadır. Filistin Esirler Bakanlığı verilerine göre, 2013 yılında israil'deki hapishanelerde 4 bin 660 Filistinli tutuklu bulunmaktadır. 2011 yılında israil askeri Gilad Şalit için Gazze’deki siyasi yönetimi Hamas ile israil arasında tarihi bir esir takası yaşanmıştı. 1 “Geçtiğimiz hafta İsrail hükümeti ile Hamas, İsrailli asker Gilad Şalit ile İsrail hapishanelerindeki 27’si kadın olmak üzere 1.027 Filistinli mahkûmun takası konusunda anlaşmaya vardı. Gilad Şalit 2006’da Gazze’ye düzenlenen bir baskın sırasında Hamas tarafından kaçırılmıştı. İsrail, Şalit’in bırakılması için Mısır aracılığıyla Hamas’a çok sayıda teklif sunmuş, ancak Şalit karşılığında İsrail hapishanelerindeki bin Filistinlinin serbest bırakılmasını isteyen Hamas bu talebinden geri adım atmamıştı. Fakat geçtiğimiz hafta Hamas’ın, Şalit’in 1.027 Filistinli karşılığında serbest bırakılması konusunda İsrail’le bir anlaşmaya vardığını açıklaması ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bunu teyit etmesi üzerine bütün gözler tekrar Filistin meselesine çevrildi. Mısır ve Almanya’nın arabulucu olduğu bu çerçeve anlaşmasına göre, 1.027 Filistinlinin salıverilmesi iki aşamada gerçekleşecek. İlk aşamada, Şalit’in Mısır’a teslim edilmesiyle 280’i müebbet hapis cezasına mahkûm edilen 450 Filistinli salıverilecek. Tutukluların kalanı ise iki aylık dönem içinde serbest bırakılacak.” 1 Kaynak: http://www.usak.org.tr/hyazdir.asp?id=1131
  
                                2011 Yılında Hamas ve israil Arasındaki Esir Takası
2 “Şalit'le eşzamanlı olarak Filistinli mahkûmların da serbest bırakılacağını bildiren kaynaklar, takas sırasında Sina ile Mısır arasındaki geçiş noktalarının sivillere tamamen kapatılacağını duyurdular. Takas için ABD uçakları da bölgede hazır bekletiliyor. Filistin resmi haber ajansı Wafa'nın haberine göre, Filistinli tutuklular, Gazze Şeridi'nde de büyük bir şölenle karşılanacak.” Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Dunya/2011/10/18/yuzyilin-takasi
477 Filistinli’nin serbest kalmasının ardından 1027 Filistinlinin serbest kalacağı sözü ile geriye kalan tutuklu Filistinlilerin israil hapishanelerinden Refah ve El Ariş sınırına yetkililer doğrultusunda serbest bırakıldılar. Tabi ki 2011 yılında Hamas ve israil arasındaki takas ile serbest kalan Filistinli tutuklular kadar 2013 yılına kadar tekrar’dan israil rejimi ve askeri Filistinlileri işkence hapishanelerine mahkum etmiştir. 2013 yılının başından itibaren tutuklanan Filistinli sayısı 1070 olmuştur. İsrail rejimi yoğun bir şekilde kadın, erkek ve çocuk demeden israil hapishanelerinde Filistinlilere karşı insalık suçu işlemektedir. İsrail yönetiminin uygulamış olduğu farklı bir proje ise israil hapishanelerinde Filistinli kılığına girmiş ajanları tutuklu Filistinlilerin içerisine girmelerini ve istihbarat sağlamları için bu denli kirli bir proje uygulamıştır. 3 “ABD'nin önemli düşünürlerinden Chomsky, bütün İsrail hapishanelerinin Filistinlilere işkence için yapıldığını söyledi. ” Kaynak: http://yenisafak.com.tr/dunya-haber/israil-hapishaneleri-filistinlilere-iskence-icin-22.10.2012-417589
 
4 “İsrailli kadın askerin gözleri ve elleri bağlı Filistinli mahkumların yanında gülümseyerek poz verdi” Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1014061&CategoryID=81

israil içerisindeki bütün askerlerin nefret ve öfke ile beslendiği israil projesi içinde askerliklerini tamamladıklarında bile Filistinlilere karşı yüklenmiş olan nefret silsilesi aşısı tam anlamı ile askerlik yaşamlarından sonra da etkisini göstermektedir. Filistinlilere karşı her platformda başlatılan nefret yarışı israili yöneten liderler ve kişiler nezdinde siyonizm ideası uğruna kendi vatandaşlarına savaşı ve öldürmeyi zoraki öğretiyor. 
 
5 “Üzerlerinde kamera sayesinde sınırı ihlal etmeye çalışan Gazzelileri tespit eden İsrail askerleri kilometrelerce uzaktaki kontrol merkezinden tek bir tuşa basarak öldürüyor. ” 5 Kaynak: http://www.habervakti.com/news_details?id=30920
 
israil Askerleri Hergün Filistinlileri Tutuklarken Hapishanelerinde Kansere Yakalanmalarına Göz Yumuyor

6 “Filistinli esirler konusunda araştırmalarıyla tanınan Abdunnasır Feravine, işgal ordusunun geçen üç ay içinde 1070 Filistinli vatandaşı tutukladığını belirtti. İşgal güçlerinin Filistinlilere yönelik hak ihlallerini araştıran Feravine, işgal ordusunun 2013 yılının ilk çeyreğinde yaptığı tutuklamaların geçen senenin aynı dönemiyle kıyasladığında tutuklamaların %8.4 oranında arttığını söyledi.” 6 Kaynak: http://www.filistinhaber.com/tr/
  
israil Askerleri Filistin Topraklarında Sebepsiz Yere Tutukladıkları Filistinliler ve Çocukları Gözyaşları İçinde

7 “Filistin Esirler Kulübü Başkanı Kaddura Faris, 'İsrail, tıbbi ihmal yoluyla kasıtlı olarak Filistinli mahkumları öldürüyor' dedi.”  7 Kaynak: http://www.timeturk.com/tr/2013/04/02/israil-filistinli-mahkumlari-olduruyor.html

israil hapishanelerindeki Filistinli 25 tutuklunun kansere yakalandığını bildiren yetkililer, israil’in ölüm politikasının devamı olarak başlatılan hapishanelerde ölüm projesi sürmektedir. israil rejiminin Filistin halkına yönelik tutumlarına her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası insan hakları ve örgütlerinin israil’in Arap halkına karşı nefret ve şiddet uygulamalarından vazgeçmesine yönelik deklarasyonları ve uluslararası kamuoyunun vicdanına karşı rest çekmeye devam etmektedir. Uluslararası norm ve haklara karşı savaş ilan etmiş olan israilli politikacı ve liderler dünya zerindeki insan hak ve hürriyetlerini çiğnemekte ısrar etmekte fakat uluslararası kamuoyu adeta sessiz kalmakla direnmektedir. Bir Filistinli mahkum daha hayatını israil hapishanelerinde ölüm ile karşılaştı. 2 nisan 2013 tarihinde 64 yaşında olan Filistinli esir Ebu Hamdiye kansere yakalandıktan sonra israil hapishanelerinde şehit oldu.



 

Bu yazı geneli itibari ile araştırılmış olup, kaynakçaları ile yayımlanmış olarak EMRE AÇIKEL'e aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder