Self determinasyon
Nedir? 2 “klasik anlamda ulusların kendi
geleceklerini belirlemesi kavramıdır. Bir ulus ya da yabancı bir güce bağımlı
olmadan ayrı bir devlet halinde örgütlenebilmesi anlaşılmaktadır.” 2 Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Self_determinasyon
Panslavizm Nedir? 3 “Rusya'nın, özellikle Çarlık döneminde uyguladığı, varsayımsal Slav
ırkından olanları kendi hakimiyeti altında bir devlet halinde toplama
siyasetidir. Doğu Avrupa ile Orta
Avrupa'nın orta kesimindeki çeşitli slav halkları arasında ortak kültürel ve
siyasal hedefler doğrultusunda birlik sağlamaya çalışan hareket.” 3 Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Panslavizm
Peki Doğu Bloku Nedir? 4 “Sovyet Bloku ya da Demir Perde, Soğuk Savaş döneminde
Sovyetler Birliği ve onun Doğu ve Merkez Avrupa'daki müttefiklerini tanımlamak
üzere kullanılmış olan bir terimdir. 1947'de, başta Polonya, Romanya,
Bulgaristan, Macaristan ve Doğu Almanya olmak üzere komünist rejim altına giren
birçok ülke Moskova'dan yönetilen bir blok haline gelmiş bulunuyordu.” 4
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fu_Blok
Eski Yugovlasya Haritası Kaynak: tvchannel.blogcu.comYugoslavya Krallığı olan bu topraklar savaşların yaşanması ile birlikte Krallık’ta yıkıldı. 1943’te Demokratik Federal Yugoslavya, 1946'da Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti ve 1963 yılında ise Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti yöneticileri arasındaki anlaşmazlıklar, çeşitli bölgelerde çatışma ve savaşların çıkmasına sebep olmuştur. Bu çatışma ve savaşların sonrasında federal cumhuriyeti oluşturan Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti; Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti; Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti bağlı oldukları Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden ayrılıp bağımsız bir devlet statüsüne sahip olmuşlardır. 1991 yılına gelindiğinde milliyetçiliği hat safhada olduğu bu bağımsız cumhuriyetler nihayetinde artan milliyetçilik ile dağılmaları ile farklı ülkeler ortaya çıktı. Sovyet’ten etkilenen Yugoslav yönetimleri sosyalizm sistemine bağlı kalarak oluşturulmuş ve günümüzde halen Balkan ülke yöneticilerinin sosyalizm ve panslavizm etkisi altında kaldığı bilinmektedir. Yıkılan cumhuriyetlerin ardından 1991 yılından sonra milliyetçilik iç savaşı ortaya çıkarmış ve insan ölümleri bir hayli yükselmiştir. Büyük topraklara hakim olan Sovyetin dağılması ile birlikte Yugoslav Cumhuriyetinin ve içerisine hapsedilmiş sosyalizm sisteminin de büyük sınır ve topraklara hakimiyetinin ardından ayrılış ve bölünme süre gelmiştir. Eski adı ile Rumeli olan Balkanlar, Avrupa kıtasının güneydoğusunun yer alan bir yarımadadır. Balkanlar, adını bölgede bulunan Balkan dağlarından almaktadır. Yarımadanın doğusunda Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadeniz, güneyinde Akdeniz ve batısındaise Adriyatik Denizi vardır. Balkan Ülkeleri Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Hırvatistan, Slovenya, Makedonya ve Yunanistan’dır. Orta Doğu’daki “Arap Baharı, Uyanışı ve Devrimi” denilen metafor kavramları ile Balkan Yarımadası için de “Barut Fıçısı” kavramlarını meydana çıkarmıştır. Süper güç ikiliminde kalan ve coğrafyalarını bu gibi küresel aktörlere hakimiyet kurmaları ve kendilerine güvenlik tehdidi oluşturan ülkelere karşı hamle olarak kullanılmak istenen ülke yöneticilerinin ve liderlerin bu güçlerin sonunda kendileri için farklı alternatifler üretmesi ile coğrafi değişiklik ve sınır bölünmelerine kadar giden süreçleri Balkan savaşlarında ve Yugoslavyanın dağılmasında görmüştük. Orta Doğu içerisinde büyük toprak parçalarına sahip olan monarşi sistemi ile ve tek sesli sistemler ile yönetilen ülkelerde iç çatışma, yoğun talep ve iç savaşın doğmasına olanak sağlamıştır. Diktatör rejimlerinde kullanılan güç ve askeri tehdit seçenekleri halkların taleplerine karşılık direnenemekte ve ülkenin siyasi ve diplamtik süreçlerini adeta darp etmektedir. Balkan kimliğini unutturma çabalarını birincidünya savaşıdnan sonra yoğun bir şekilde hisseden Balkan halkları kimliklerini ve milliyet kavramlarını yok olmalarına göz yummamak hissi ile Balkan coğrafyasında isteklerini dile getirmişlerdir. Peki Orta Doğu’daki büyük toprak sahibi ülkelerin Yugoslavya Cumhuriyeti gibi dağılmasını öngörebilirmiyiz? Büyük güçlerin ve bu güçlerin yarımcılığına soyunan bazı hegemonik iştahı kabarmış devletlerin silah ve para kavramlarını hiçbir zaman dünya üzerinde çıkaramadıkları bir uygulama şekli olmuştur. Orta Doğu ve Kuzey Afrika sınırlarını kendilerine dil, ekonomi ve eğitim olarak bağlayan Batı Avrupa kültürel vemilliyet kavramlarına karşı büyük denemeler ve uygulamalar başlatmaktadırlar. Bugün Balkan kimliğinin yerine Doğu Avrupa kimliğini söylemleri arasına yerleştiren Avrupa ülkeleri gelecek jenerasyonun geçmiş kimlikleri üzerinde bir ameliyat operasyonuna başvurması dünya kültürleri adına büyük bir talihsizlik olmuştur. Balkan kültürünü ve kimliğinin farklı alternatif sahalarına zemin hazırlamak tarihi bir kayıb olacaktır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika toprakları üzerindeki bu senaryo ve planların Libya, Tunus, Yemen, Cezayir, Mısır ve Lübnan üzerinde denenmesi Arap kimliğinin hiçbir zaman üstünde olamayacaktır. Avrupalılaşma izolasyon hareketi olarak süren bu süreç Avrupa’nın manevi değerlerini yıpratmakta bazı heves ve iştah sahipleri yüzünden büyük bir birlik değerlerini her geçen gün yitirmektedir. Kuzey Afrika toprakları üzerinde Osmanlı hakimiyetinden sonra başlatılan izolasyon süreci ekonomik ve dil olarak bağımlılığın devamlılığı olmuştur. Kuzey Afrika ve Afrika coğrafyasında başlatılan Fransızca, İspanyolca ve Portekizce dil izolasyonu Afrika halklarının milliyetlerinden çok dil konusunda bir alternatife sürüklenmesi de acı gerçekler arasındadır. Afrika’nın kuzeyinde Arap halkın Arapça kullanmasının yanında ekonomik ve kültürel entegrasyon söylemleri arasında izolasyonizim kavramının uygulanma süreci dünya üzerindeki halklar ve topluluklar adına büyük bir yıpratma projesi olarak tarihe geçmektedir. Peki izolasyonizm Nedir? 5 “İzolasyonizm veya Yalnızcılık Politikası daha çok politik bir terim olarak, kendini diğer ülkelerin sorunlarından ve dünya politikasından uzak tutan devletlerin statejik politikalarını tanımlamak için kullanılır.” 5 Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zolasyonizm

Arap Baharı Coğrafyası (Arap Spring
Geography) Kaynak: http://www.timeturk.com
Başka bir farklılık ise Uluslararası kuruluşların
devrim, iç savaş ve kaos gibi öngörülemeyen fakat önlem dahi alınamayacak hamle
ortamlarında sessiz ve eylemsiz kalışı dünya üzerindeki insan kaybının ve
vicdan bitiminin devamı niteliğinde olmaktadır. Birleşmiş Milletler (United
Nations -UN) gibi toplumsal barış ve süreci desteklemek ve bunlarında yanında
bu destek projelerine katkı sağlamak gibi misyon üstlenmiş bağımsız
kuruluşların yegane amacı sessiz kalmak ve çözüm üretmemek misyonuna
dönüşmektedir. Balkan Ülkelerinin sınır ve siyasi istikrarsızlıklarından dolayı
Bosna da yaşanan katliam ve birçok etnik milliyetin katliamlara uğraması Orta
Doğu’daki bu devrimin kanlı bir noktaya doğru gitmesi de dünya tarihinde
insanlık utancı olarak yerini alacaktır. Arap Baharı denilen süreçte insanların
ortak ekonomik ve hak taleplerinin emperyalizm ortaya çıkarmış gibi algılanması
Arap halkarına yönelik bir hakaret olacaktır. Arap halkarın yıllardır istek ve
taleplerine karşı otokratik bir süreç yaşanması ve artık insanların doğal
haklarını doğal yollardan elde etmesi dünya siyasi ve demokrasi tarihi için
büyük bir gelişme olmuştur. Demokrasiyi yaşamak isteyen toplumların bu kanlı
süreci en yakın zamanda bitecek, otokratik serüvenlerini yaşayan liderler için
de sonun başlangıcı olacaktır.
Bu
yazı geneli itibari ile araştırılmış olup, kaynakçaları ile yayımlanmış olarak
EMRE AÇIKEL'e aittir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder