Hamas, Harakat
al-Muqawama al-Islamiya
( İslami Direniş Hareketi )’dir.
Filistin parlamentosunda çoğunlukları ile birlikte Filisin Ulusal Yönetiminde
bulunan siyasi bir harekettir. Filistin Ulusal Yönetimi ( Es Sulta el
Vataniyye el Filistiniyye) Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni yöneten geçici bir
idari örgüttür. İsrail propagandası ile Filistin Ulusal Yönetimi illegal kurulmuş
bir terör örgütü olarak dünya kamuoyunda sıkça dillendirilen bilinç altı
operasyon’dur. Maalesef Filistin davasını ve Arap meselesindeki ana sorunun
siyonizm olduğu analizini yapamamış veya Filistin davasını duymamış insanlara
karşı bilgi kirliliği oluşturmaktadır. Siyonizm ideasının nefret ve şiddet
politikasının üzerine Haması bir terör örgütü olarak lanse eden israilli
liderler ve politikacılar tarafından kullanılan uluslararası bir taktiktir. Sovyetin
dağılmasından sonra dünya üzerinde ortaya çıkan iki güç (Abd ve Rusya) ile
birlikte topraklar, sınırlar ve bölgeler kutuplaşmaların hayli arttığı bir
ortama doğru sürüklenmiştir. Her bir ülke’nin konumu “stratejik üs” olarak iki
güç dengesi arasında bölgesel ve küresel denklemde tercih, paylaşım ve zorunlu
seçim içerisinde bırakılmıştır. Rus politikalarında Asya ve Kafkaslar baskısı,
Amerikan politikalarında Avrupa ve Doğu Bloku tercihlerine birer örnek
olmuştur. Akdeniz havzasında Abd, Rusya’nın ardından Çin ve İran gibi yeni
düzen içerisinde yer almak isteyen bölgesel kalıcı aktörler doğmuştur. Çin
ticari olarak dünya egemenliğine hazırlanırken, İran ise nükleer cesareti
yanında taşıyan ülkeler olarak aktif rol almaktadırlar. Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinde (BMGK) yer alan Rusya ve Çin Orta Doğu politikalarında Abd
karşıtı bir görüş belirtmeleri küresel denklemin git gide zayıflılık gösterdiği
ve kutuplaşmaların artık “stratejik üs” hamlelerine doğru gittiğini de
aşikardır. NATO, BM ve AB içerisinde Abd’nin yoğun politika ve kurucu
statüsündeki avantajı adeta israil politikası adına bir cesaretlendirmeye yol
açsa’da Filistin toplumu ve Arap milliyeti için esaret yada direnç olarak
tanımlanmaktadır. İsrail, uluslararası arena’da yasal bir devlet statüsü ile
Amerikan politikaları içinde koruma kalkanı olarak halen varlığını devam etmektedir.
Hamas hareketi ise yasal olmayan silahlı bir terör örgütü kapsamında’dır. Abd
ve İsrail’in Hamas’ı terör örgütü kapsamına almaları ile birlikte Kanada’da
hemen Abd ve İsrail yanlısı politikası ile Hamas’ı terör örgütü listesine
almıştır. İsrail yıllardır yasal bir devlet statüsü ile Filistin toprakları
üzerinde yoğun ve geniş bir işgal politikası yürüterek birçok katliama ve savaş
suçuna imza atmıştır. İsrail’i masumhane bir devlet olarak pazarlayanlar
maalesef Hamas’ın Filistin topraklarını korumasına karşılık terör yanlısı
olarak lanse edilmesi dünya’da doğan iki güç dengesinden birisi olan Abd’nin
taraflı himayesi sayesinde olmuştur. Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi ve
Muhammed Taha tarafından Filistin’de ilk intifadanın başlangıcında Mısır'daki
Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kurulmuştur. İsrail
dünya’daki elde ettiği hali hazırdaki gücün yanında, Filistin davasına müdahil
olan Filistin halkının ve devletinin geleceği adına örgütlenen siyasi
uzantılara karşı yürttüğü nefret ve şiddet politikası git gide bölgesel olarak
yayılmaya başlamıştır. Müslüman Kardeşler Filistin’de Hamas’ın uzantısı olması
ve Mısır’daki devrim sonrasında yönetimi bırakan Hüsnü Mübarek diktatörlüğünden
sonra seçimle ile iş başına gelmesi ile birlikte bütün uluslararası kirli
projeler devreye girmeye başlamıştır. Müslüman Kardeşler kim’dir? Hasan el-
Benna tarafından Mısır’ın ismailli’ye kentinde kurulan İslami hareketi kabul
eden Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin). 1“Ülkemizde Müslüman kardeşler olarak biline İhvan-ı
Müslim hareketi özelde Mısır’ın genelde İslam dünyasının en köklü İslami
hareketidir. İhvan hareketi, İslami hareket üzerinde çalışanların ve bu
hareketleri anlamak isteyenlerin ilk başvuru kaynağı olmuştur. Hareket içinde
Hasan el- Benna’dan başlayarak Seyyid Kutub’a kadar, dünyadaki İslami
oluşumları etkileyen düşünürler yetişmesi Müslüman kardeşleri daha da önemli
hale getirmiştir.”1 Kaynak: http://www.fitrat.com/yazi_detay.php?id=12114
2
“1948’de Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) hareketi Gazze’de oldukça
etkindi. Camilerde hizmetler veriyor, halka iyiliklerde bulunuyordu. Şeyh Ahmed
Yasin de öğrencilik yıllarında olduğu gibi öğretmenlik yaptığı dönemlerde de bu
eğitimlerden nasibini aldı. İmam Hasan El-Benna’nın başlattığı İslamî mücadele,
sadece Mısır ile sınırlı kalmayıp bütün dünyayı etkilemişti. Onun düşünce ve
fikirlerinin rehberliğinde bütün dünyada İslamî bir uyanış oluşmuştu. Şeyh Ahmet
Yasin, Mısır’a gitti. El-Ezher’de okuyarak bilgisini geliştirdi. Mısır’da
diktatör Cemal Abdunnasır zamanında (1965’te) İhvan-ı Müslimin hareketine üye
olmaktan tutuklandı. Hareketle resmi bağlantısı tespit edilmediğinden serbest
bırakıldı. Filistin’e geri döndü.” 2
Kaynak: http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Kutsal-Direnisin-Manevi-Lideri-Seyh-Ahmed-Yasin-569.html

Müslüman Kardeşler’in Mısır yönetiminde iş başına
gelmesi ile birlikte bölgede adeta yalnızlaşan ve etrafı uyanış ve direniş
hareketleri ile çevrelenmesini kabullenemeyen israil’i adeta korku sardı. Lübnan
ile savaş durumunda olan ve Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin
sınırlarda görevi devralması ile israil kuzey kesiminde tehlikeli bölgeyi kendi
nefret politikası ile oluşturmuş oldu. israil kuzey doğu kesiminde ise Suriye’yi
kaybederek Golan Tepeleri sorunu ile git gide restleşmelere dönüşen işgal
politikası bazen yerini israil savaş uçaklarının Suriye’de bulunan bazı nükleer
tesislerini ve füze cephaneliklerini vurmasına kadar ilerleyebiliyor. Batı
kesiminde Gazze şehri ile Filistin direnişinin en dinamik sembolü haline gelen
yer ve Mısır’a bağlı Sina bölgesi adeta israil’in doğu kesimi için belin
bükmesine sebep olmuştur. Ve en son Arap ve Filistin davası adına büyük hayal
kırıklıklarına sebep olan Ürdün yönetiminin israil liderleri ve politikacıları
ile sözde barış görüşmeleri adı altında gelişen israil’in büyümesine vesile
olan bu toplantılar Ürdün halkına da git gide zarar vermektedir. Ürdün lideri
Kral 2.Abdullah’ın Arap Baharı ve davasında gerekli özveriyi gösterememesi
oldukça Filistin direncini zayırflatmaktadır. Batı Şeria ve Ramallah şehirleri
adına parçalanmak ile karşı karşıya kalan Filistin yönetimi Ürdün politikaları
yüzünden bu şehirler ile Kudüs’ün irtibatını ve sınırlarını kesme projesi de
başarı ile gerçekleşmesi an meselesidir. İsrail bunca sorunları ile bölgede
sürekliliği hakkında ütopik bir yaklaşım sergilemeside uyguladığı politikanın aslında
ne kadar zayıf ve haksız olduğunun bilinci içerisindedirler. Mısır’ın şahlanışı
Nil’in şahlanışı olacaktır. Müslüman Kardeşlerin İslâm ve Kur’an davası ile hem
bölge politikaları rahat bir nefes alacak hemde kötümserlik üreten ve savaş
kurguları oluşturan israil için bir sirkeleniş olmadan da öteye gidecektir.
İsrail ve Mısır arasında birçok operasyon yaşanmıştır. 1979 yılında imzalanan
barış anlaşması Müslüman Kardeşlerin gelişi ile yırtıp atılması an meselesidir.
Filistin davası ve Arap dirilişi için Mısır’ın istikrar üretmesi bölgedeki
diğer ülkeler için bir şahlanış ve uyanış başlangıcı olacaktır. Sina yarım
adası için israil’in önündeki yıllar için birçok projesi mevcut olacaktır. Çünkü
Sina Yarımadası stratejik ve jeolojik açıdan çok öenmli bir bölgedeir. Osmanlı
birinci dünya savaşında Sina ve Gazze cephelerini düşman kuvvetleri için en
etkili ve kaybedilmemesi gereke yer olarak savaştaki önemli ve stratejik
bölgeler arasında olmuştur. Sina Yarımadası; Mısır'da yer alan, kuzeyde Akdeniz'le
ve güneyde Kızıldeniz'le çevrili üçgen şekilli yarımada. Yüzölçümü yaklaşık
60.000 km². İsrail’de Nil ve Kızıldeniz için Sina yarımadasını almakla işe
başlayıp daha sonra Gazze şehrini yerle bir ederek Büyük İsrail projesini
hayata geçirmeleri daha kolay olacaktır. Yazdıklarım hiçbir zaman hayalden
ibaret olmadı siyonizm ideası için bu bir vazgeçilmez kurgu’dur.Müslüman
Kardeşler bugün Mısır topraklarında istikrar ve direniş mücadelesi vermesi
İslam alemi için bir kazanımdır. Mısır toprakları içerisinde ekonomi denilince sevmeyen
daha doğrusu büyük oy oranı ile iş başına getilen Müslüman Kardeşler
hareketinden memnun olmayan Mısır’ın elit kesimleri şu günlerde IMF ile pazarlık
söz konusu ve enflasyon beklentisi için faiz kokusu olan Mısır’ınelit kesimi IMF
ile anlaşmasına milyar dolarlık borç almasına vatanperverlik gözü ile bakması
da acı verici bir durumdur. Politik meseleler ve askeri vesayet sistemine karşı
direnç gösterme seçim Cumhurbaşkanlığına oturan Dr.Muhammed Mursi ve dava
arkadaşları için büyük bir yük altına girmektir.Hüsnü Mübarek vesayetinden
kalan ordu yönetimi içerisinde yenilik yapmak Mursi için büyük ama kalıcı
olmayacak bir iştir. Ordu seçimler sırasında Devlet Başkanlığı haklarında
kısıtlamalara gidecek kadar ciddi bir sorunlu karşı karşıya olduğunun bilincede’dir
şimdik Cumhurbaşkanı Dr. Muhammed Mursi. Mısır topraklarında Müslüman Kardeşler
için büyük bir var olma mücadelesinin ardından bölge adına diriliş olacaktır. Türkiye
ile Mısır ortak tarihi ve konumu bakımından bölgesel birlikteliği daha güçlü
bir şekilde bölgeye yaytıkları takdirde Filistin sorunu kolay bir şekilde bir
daha tekrarlanmayacak halde dünya kamuoyuna gösterilebilir.
ALLAH'ım!
Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Kaynak: Hamas Hareketi Kurucusu Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in Duası
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Kaynak: Hamas Hareketi Kurucusu Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in Duası
Bu yazı geneli itibari
ile araştırılmış olup, kaynakçaları ile yayımlanmış olarak EMRE AÇIKEL'e
aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder