13 Mart 2013 Çarşamba

Hamas’tan Sonraki Yeni Hedef Müslüman Kardeşler


Hamas, Harakat al-Muqawama al-Islamiya ( İslami Direniş Hareketi )’dir. Filistin parlamentosunda çoğunlukları ile birlikte Filisin Ulusal Yönetiminde bulunan siyasi bir harekettir. Filistin Ulusal Yönetimi ( Es Sulta el Vataniyye el Filistiniyye) Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni yöneten geçici bir idari örgüttür. İsrail propagandası ile Filistin Ulusal Yönetimi illegal kurulmuş bir terör örgütü olarak dünya kamuoyunda sıkça dillendirilen bilinç altı operasyon’dur. Maalesef Filistin davasını ve Arap meselesindeki ana sorunun siyonizm olduğu analizini yapamamış veya Filistin davasını duymamış insanlara karşı bilgi kirliliği oluşturmaktadır. Siyonizm ideasının nefret ve şiddet politikasının üzerine Haması bir terör örgütü olarak lanse eden israilli liderler ve politikacılar tarafından kullanılan uluslararası bir taktiktir. Sovyetin dağılmasından sonra dünya üzerinde ortaya çıkan iki güç (Abd ve Rusya) ile birlikte topraklar, sınırlar ve bölgeler kutuplaşmaların hayli arttığı bir ortama doğru sürüklenmiştir. Her bir ülke’nin konumu “stratejik üs” olarak iki güç dengesi arasında bölgesel ve küresel denklemde tercih, paylaşım ve zorunlu seçim içerisinde bırakılmıştır. Rus politikalarında Asya ve Kafkaslar baskısı, Amerikan politikalarında Avrupa ve Doğu Bloku tercihlerine birer örnek olmuştur. Akdeniz havzasında Abd, Rusya’nın ardından Çin ve İran gibi yeni düzen içerisinde yer almak isteyen bölgesel kalıcı aktörler doğmuştur. Çin ticari olarak dünya egemenliğine hazırlanırken, İran ise nükleer cesareti yanında taşıyan ülkeler olarak aktif rol almaktadırlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) yer alan Rusya ve Çin Orta Doğu politikalarında Abd karşıtı bir görüş belirtmeleri küresel denklemin git gide zayıflılık gösterdiği ve kutuplaşmaların artık “stratejik üs” hamlelerine doğru gittiğini de aşikardır. NATO, BM ve AB içerisinde Abd’nin yoğun politika ve kurucu statüsündeki avantajı adeta israil politikası adına bir cesaretlendirmeye yol açsa’da Filistin toplumu ve Arap milliyeti için esaret yada direnç olarak tanımlanmaktadır. İsrail, uluslararası arena’da yasal bir devlet statüsü ile Amerikan politikaları içinde koruma kalkanı olarak halen varlığını devam etmektedir. Hamas hareketi ise yasal olmayan silahlı bir terör örgütü kapsamında’dır. Abd ve İsrail’in Hamas’ı terör örgütü kapsamına almaları ile birlikte Kanada’da hemen Abd ve İsrail yanlısı politikası ile Hamas’ı terör örgütü listesine almıştır. İsrail yıllardır yasal bir devlet statüsü ile Filistin toprakları üzerinde yoğun ve geniş bir işgal politikası yürüterek birçok katliama ve savaş suçuna imza atmıştır. İsrail’i masumhane bir devlet olarak pazarlayanlar maalesef Hamas’ın Filistin topraklarını korumasına karşılık terör yanlısı olarak lanse edilmesi dünya’da doğan iki güç dengesinden birisi olan Abd’nin taraflı himayesi sayesinde olmuştur. Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi ve Muhammed Taha tarafından Filistin’de ilk intifadanın başlangıcında Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kurulmuştur. İsrail dünya’daki elde ettiği hali hazırdaki gücün yanında, Filistin davasına müdahil olan Filistin halkının ve devletinin geleceği adına örgütlenen siyasi uzantılara karşı yürttüğü nefret ve şiddet politikası git gide bölgesel olarak yayılmaya başlamıştır. Müslüman Kardeşler Filistin’de Hamas’ın uzantısı olması ve Mısır’daki devrim sonrasında yönetimi bırakan Hüsnü Mübarek diktatörlüğünden sonra seçimle ile iş başına gelmesi ile birlikte bütün uluslararası kirli projeler devreye girmeye başlamıştır. Müslüman Kardeşler kim’dir? Hasan el- Benna tarafından Mısır’ın ismailli’ye kentinde kurulan İslami hareketi kabul eden Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin). 1Ülkemizde Müslüman kardeşler olarak biline İhvan-ı Müslim hareketi özelde Mısır’ın genelde İslam dünyasının en köklü İslami hareketidir. İhvan hareketi, İslami hareket üzerinde çalışanların ve bu hareketleri anlamak isteyenlerin ilk başvuru kaynağı olmuştur. Hareket içinde Hasan el- Benna’dan başlayarak Seyyid Kutub’a kadar, dünyadaki İslami oluşumları etkileyen düşünürler yetişmesi Müslüman kardeşleri daha da önemli hale getirmiştir.”1 Kaynak: http://www.fitrat.com/yazi_detay.php?id=12114
2 “1948’de Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) hareketi Gazze’de oldukça etkindi. Camilerde hizmetler veriyor, halka iyiliklerde bulunuyordu. Şeyh Ahmed Yasin de öğrencilik yıllarında olduğu gibi öğretmenlik yaptığı dönemlerde de bu eğitimlerden nasibini aldı. İmam Hasan El-Benna’nın başlattığı İslamî mücadele, sadece Mısır ile sınırlı kalmayıp bütün dünyayı etkilemişti. Onun düşünce ve fikirlerinin rehberliğinde bütün dünyada İslamî bir uyanış oluşmuştu. Şeyh Ahmet Yasin, Mısır’a gitti. El-Ezher’de okuyarak bilgisini geliştirdi. Mısır’da diktatör Cemal Abdunnasır zamanında (1965’te) İhvan-ı Müslimin hareketine üye olmaktan tutuklandı. Hareketle resmi bağlantısı tespit edilmediğinden serbest bırakıldı. Filistin’e geri döndü.” 2 Kaynak: http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Kutsal-Direnisin-Manevi-Lideri-Seyh-Ahmed-Yasin-569.html
    
Müslüman Kardeşler kurucusu Hasan el- Benna                                          Hamas kurucusu Şeyh Ahmed Yasin
 
Müslüman Kardeşler’in Mısır yönetiminde iş başına gelmesi ile birlikte bölgede adeta yalnızlaşan ve etrafı uyanış ve direniş hareketleri ile çevrelenmesini kabullenemeyen israil’i adeta korku sardı. Lübnan ile savaş durumunda olan ve Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin sınırlarda görevi devralması ile israil kuzey kesiminde tehlikeli bölgeyi kendi nefret politikası ile oluşturmuş oldu. israil kuzey doğu kesiminde ise Suriye’yi kaybederek Golan Tepeleri sorunu ile git gide restleşmelere dönüşen işgal politikası bazen yerini israil savaş uçaklarının Suriye’de bulunan bazı nükleer tesislerini ve füze cephaneliklerini vurmasına kadar ilerleyebiliyor. Batı kesiminde Gazze şehri ile Filistin direnişinin en dinamik sembolü haline gelen yer ve Mısır’a bağlı Sina bölgesi adeta israil’in doğu kesimi için belin bükmesine sebep olmuştur. Ve en son Arap ve Filistin davası adına büyük hayal kırıklıklarına sebep olan Ürdün yönetiminin israil liderleri ve politikacıları ile sözde barış görüşmeleri adı altında gelişen israil’in büyümesine vesile olan bu toplantılar Ürdün halkına da git gide zarar vermektedir. Ürdün lideri Kral 2.Abdullah’ın Arap Baharı ve davasında gerekli özveriyi gösterememesi oldukça Filistin direncini zayırflatmaktadır. Batı Şeria ve Ramallah şehirleri adına parçalanmak ile karşı karşıya kalan Filistin yönetimi Ürdün politikaları yüzünden bu şehirler ile Kudüs’ün irtibatını ve sınırlarını kesme projesi de başarı ile gerçekleşmesi an meselesidir. İsrail bunca sorunları ile bölgede sürekliliği hakkında ütopik bir yaklaşım sergilemeside uyguladığı politikanın aslında ne kadar zayıf ve haksız olduğunun bilinci içerisindedirler. Mısır’ın şahlanışı Nil’in şahlanışı olacaktır. Müslüman Kardeşlerin İslâm ve Kur’an davası ile hem bölge politikaları rahat bir nefes alacak hemde kötümserlik üreten ve savaş kurguları oluşturan israil için bir sirkeleniş olmadan da öteye gidecektir. İsrail ve Mısır arasında birçok operasyon yaşanmıştır. 1979 yılında imzalanan barış anlaşması Müslüman Kardeşlerin gelişi ile yırtıp atılması an meselesidir. Filistin davası ve Arap dirilişi için Mısır’ın istikrar üretmesi bölgedeki diğer ülkeler için bir şahlanış ve uyanış başlangıcı olacaktır. Sina yarım adası için israil’in önündeki yıllar için birçok projesi mevcut olacaktır. Çünkü Sina Yarımadası stratejik ve jeolojik açıdan çok öenmli bir bölgedeir. Osmanlı birinci dünya savaşında Sina ve Gazze cephelerini düşman kuvvetleri için en etkili ve kaybedilmemesi gereke yer olarak savaştaki önemli ve stratejik bölgeler arasında olmuştur. Sina Yarımadası; Mısır'da yer alan, kuzeyde Akdeniz'le ve güneyde Kızıldeniz'le çevrili üçgen şekilli yarımada. Yüzölçümü yaklaşık 60.000 km². İsrail’de Nil ve Kızıldeniz için Sina yarımadasını almakla işe başlayıp daha sonra Gazze şehrini yerle bir ederek Büyük İsrail projesini hayata geçirmeleri daha kolay olacaktır. Yazdıklarım hiçbir zaman hayalden ibaret olmadı siyonizm ideası için bu bir vazgeçilmez kurgu’dur.Müslüman Kardeşler bugün Mısır topraklarında istikrar ve direniş mücadelesi vermesi İslam alemi için bir kazanımdır. Mısır toprakları içerisinde ekonomi denilince sevmeyen daha doğrusu büyük oy oranı ile iş başına getilen Müslüman Kardeşler hareketinden memnun olmayan Mısır’ın elit kesimleri şu günlerde IMF ile pazarlık söz konusu ve enflasyon beklentisi için faiz kokusu olan Mısır’ınelit kesimi IMF ile anlaşmasına milyar dolarlık borç almasına vatanperverlik gözü ile bakması da acı verici bir durumdur. Politik meseleler ve askeri vesayet sistemine karşı direnç gösterme seçim Cumhurbaşkanlığına oturan Dr.Muhammed Mursi ve dava arkadaşları için büyük bir yük altına girmektir.Hüsnü Mübarek vesayetinden kalan ordu yönetimi içerisinde yenilik yapmak Mursi için büyük ama kalıcı olmayacak bir iştir. Ordu seçimler sırasında Devlet Başkanlığı haklarında kısıtlamalara gidecek kadar ciddi bir sorunlu karşı karşıya olduğunun bilincede’dir şimdik Cumhurbaşkanı Dr. Muhammed Mursi. Mısır topraklarında Müslüman Kardeşler için büyük bir var olma mücadelesinin ardından bölge adına diriliş olacaktır. Türkiye ile Mısır ortak tarihi ve konumu bakımından bölgesel birlikteliği daha güçlü bir şekilde bölgeye yaytıkları takdirde Filistin sorunu kolay bir şekilde bir daha tekrarlanmayacak halde dünya kamuoyuna gösterilebilir.

ALLAH'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Kaynak: Hamas Hareketi Kurucusu
Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in Duası

Bu yazı geneli itibari ile araştırılmış olup, kaynakçaları ile yayımlanmış olarak EMRE AÇIKEL'e aittir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder