9 Nisan 2013 Salı

Nil’in Mısır’dan Dünya’ya Mesajı Var

Gumhuriyyat Misr al-Arabiyyah (Mısır Arap Cumhuriyeti) Osmanlı Devleti’nin hakimiyet kurduğu ve vilayet konumunda bulundurduğu bir Arap ülkesi olmuştur. Birçok kez resmi bayrak ve adı’nı değiştiren Mısır farklı yapılardan ilham alan Orta Doğu ülkesi’dir. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından bölgede kilit olarak belirginliği artan ülkelerin başında gelen İngilizler’in (Birleşik Krallık) hakimiyetine girmiş ve 34 yıl sonra 1922 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Mısır, dünya üzerinde stratejik ve jeopolitik bir konuma sahip olması ile birlikte birçok avrupa ve farklı ülkelerin odak noktası olmuştur. Orta Doğu, Kuzey Afrika, Akdeniz ve Kızıldeniz’in en nadide yerleri arasında yer alan Arap ülkesi’dir. İngilizlerin hakimiyeti’nin ardından bağımsızlık statüsü verilmiş olan Mısır’da bütün reformist hareketler oluşturularak, devlet işleyişi ve siyasi sorunlara karşı ingilizler ülke içerisinde misyon üstlenmiş ve denetimlerde birinci derecede yer almışlardır. Mısır, Osmanlı Devletinden sonra dünya üzerinde yaşanan Birinci dünya savaşı ve İkinci dünya savaşı’nı üzerinde yaşatmış olduğu birçok gelişmeyi yoğun olarak hissetmiş stratejik bir ülke olmuştur. Nil Nehri’nin ve Süveyş Kanalı adına kontrol düğmesi olan Mısır daha sonra iç ve dış nedenlerden dolayı elinde bulundurduğu stratejik gücü kendi ülkesinin üzerinde yoğunlaşan avrupa ülkelerine zorunlu olarak devretmesi ile birlikte yapılaşma süreci de gerilemeye doğru gitmiştir. Birçok kavim, topluluk, dinsel gruplara ve büyük tarihi imparatorluklara ev sahipliği yapmış ve en sonunda Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın İslâm mimarlığını üstlenmiş ülkelerinden biri olmuştur. Mısır etnik yapısı %90 Müslüman geriye kalan %10 Kıpti’dir.

                                                                Kaynak: www.orsam.org.tr

Kıpti Nedir ve Kimdir? 1 “Kıptîler veya Koptlar,  Mısır'ın eski halkıdır. İskender'in Mısır'ı alması ve İskenderiye şehrini kurması ile beraber Helenistik bir kültür ile etkileşime geçmişlerdir. Kopt dili veya Kıptice'nin yazımında Yunan harfleri kullanılır. Roma devrinde ağır vergiler altında ezilen Kıpti halkı, MS 46'da Mark'ın Mısır'a gelmesi ile Hristiyanlıga geçerler. Bu sefer de Romalılar din baskısı yapmaya başlar, ta ki Bizans dönemine kadar. Konstantinos Hıristiyanlığı serbest bırakınca biraz rahatlarlar. 416'da yapılan 4. Ekümenik Konsülünde Hıristiyan temel meseleleri hakkında anlaşmazlık çıkar ve Hıristiyan cemaatinden dışlanırlar. Kendi inanışlarına göre İsa'nın ilahi ve insani yanları birdir hic ayrılmamıştır.” Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1pt%C3%AEler Mısır’da çok farklı ve dağınık etnik yapı’nın görülmediği fakat ingilizlerin bir zamanlar himayesinde bulundurduğu Mısır’a avrupa’dan göç ve yerleşik bir topluluklar ile birleştiği ve Balkan ülkelerinden biri olan Yunanistan ile kültürel ve çok azda olsa genetik bir birlikteliğe sahip bir ülke’dir. Akdeniz’de komuşuları olan Filistin ve israil ile birlikte yıllar içinde Arap devletleri ile yaşadığı sıkıntılı süreçlerde kalıcı hasarlar almıştır. Özellikle Filistin sorununa Arap-israil savaşında en etkili hamlelere sahip olan ve sorunun kendi için önemli olduğuna dikkat çeken Mısır israil’in şiddet politikasını diğer Arap ülkeleri ile birlikte yıkmak istemiş ve Filistin toprakları üzerindeki siyonizm hareketini sonlandırma eylemine geçmişse de radikal başarılara imza atamamıştır. Filistin meselesi üzerinde Sinave Gazze’nin kontrolünü üstlenmesi ve Akdeniz’e açılan Filistin’in kalesi olan Gazze konusunda geçmiş yıllarda aldığı kararlar sonrasında askeri vesayetin hükümete hükmettiği döneme girilmiş ve Abd aracılığı ile basrış müzakereleri (Camp David Anlaşması) imzalanmıştır. Arap ülkelerinin birincil sorunu olan ve çözülmemesi için her türlü dış baskının dayatıldığı Filistin meselesinde Mısır’a askeri yönetimin darbe ile el koyduğu hükümet yetkisini elinde bulunduran Hüsnü Mübarek yönetimi ile birlikte Filistin meselesi de adeta raflara kaldırılmıştı. Mısır ve Nil Nehri’nin adalet sancağı ingilizler hakimiyetinden sonra Mısır’a ancak 2011 yılında başlayan Arap Baharı yada uyanışı ile tekrar dalgalanmaya başlamıştır.
                                      
Tahrir Meydanı’nda Binlerce Mısırlı ( Thousands of Egyptians in Tahrir Square) Kaynak: www.yurtgazetesi.com.tr

Mısır’ın içindeki askeri yönetimin ülke yönetimi içinde derin bir yapıya sahip olması ile birlikte ülke içindeki her türlü denetim ve askeri yasaklamaların geniş kapsamlı serbestliğine imza atmıştır. 2011 yılında başlayan ekonomik ve sosyal hakların dağıtılmadığı söylemleri üzerine binlerce kişinin hergün otokratik yönetime sahip olan Hüsnü Mübarek yönetimine karşı büyük bir halk ayaklanması başlamıştır. Mısır’ın farklı şehirlerinden gelen ayaklanma sesleri ile birlikte devrim’in simgesi olan Tahrir meydanı çevresinde son bulan bu büyük uyanış askeri yönetimin devrilmesine ve yargılanma sürecine dahi gitmiştir. Hüsnü Mübarek ve oğullarının devrim sürecinde şiddet, ölüm ve ekonomik yolsuzluk gerekçesi ile yargılanma süreci biraz trajik bir şekilde objektif olmayan bir durumda ilerlemektedir. Devrim sürecinde otokratik lider ile adalet ve eşitliği destekleyen grupların karşı karşıya gelmesinde ekonomik durumun günlerce aksamasına sebep olmuş ve Mısır’ın dış diplomasi süreci adeta durmuştur. Mısır içindeki bu çalkantılı ve sonucu eşitlik olacak olan ayaklanmanın komşusu Filistin meselesine seyirci kalmamış bölgedeki aktör ülke olan Türkiye ile birlikte meselenin derinleşmesine ve bu ayaklanma süreçlerinde Filistin meselesinin aleyhte etkilenmemesi adına birlikte hareket etmiştir. Müslüman Kardeşlerin hükümette görev alması ile birlikte tarihinde ilk defa demokratik bir seçim ile seçilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Mısır ve Nil adına söz alması ile birlikte dünya düzeni ve bölge istikrarı adına büyük bir gelişme olmuştur. Mısır son yıllarda devrim ve bahar uyanışı ile değişirken siyasi ve birçok farklı yapıların artık değişime ihtiyacı duyduğu bir devlet haline dönüşmektedir. Ülke içerisindeki etnik yapıların 2011 yılından sonra ve öncesi için farklı gerginlik alanlarının oluşması veya oluşturulması ile birlikte Mısır’ın iç siyasi dinamikleri ve dış politikasına karşılık farklı çıkar gruplarının devlet içine yoğunlaşması bu olaylar ile gün yüzüne çıkmaktadır. Mısır’da yaklaşık 15 milyon hristiyan kıpti’nin varlığı bazı batılı ülkelerin iştahını kabartarak yıllardır ülke içerisinde oluşturulan veya oluşturulması gerektiği düşünülen müslüman- hristiyan kıpti gerginliklerinin 2011 yılında başlayan devrim sebeplerinin başında gelen ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklara eklenerek büyüme göstermesini diaspora faaliyetleri ile gün yüzüne çıkmaktadır.Hristiyan Kıptiler (Koptlar) dünya üzerinde yoğun olarak Abd, Kanada ve Avustralya’da bulunamktadır. Mısır içerisindeki hükümet görevlerine gelmesi de kendileri için yaşam garantileri diye adlandırmaktadırlar. Doğu hristiyanları baskı altında gibi yapılan Batı tarafından gelen açıklamaların uluslararası kamuoyu önünde kelimelerin farklı algılanma çabasına bürünülerek kışkırtmacılığa sürüklenmesi ile aynı’dır. Avrupa doğu’daki hristiyan varlıkları üzerinde Müslüman ve farklı dine mensup ülkeler zerinde güvenlik algılarını gündeme getirmesi ve azınlıkların hak mahrumiyeti mevcut gibi söylemlerin artması toplumlararası barış ve huzue ortamını sarsmaktadır. Mısır’ın sosyolojik yapısı hiçbir zaman siyasi ve diplomasi yapısı gibi derinden etkilenmemiş ve kalıcı bir iz bırakmamıştır. Bilhassa yıllar içinde Mısır’ın bir varlığı olan kıptiler ile müslümanlar aynı mahalleleri paylaşmış ve yıllardır aynı etnik grubun varlığını kabullenmişlerdir. Bu kadar açık ve kalıcı huzurun üzerine farklı algılar yüklenmesi Mıır’a karşı siyasi, kültürel, tarihi ve dini bir takım yapıları sarsmaya yönelik adımlardır. Kıptilerin farklı görüşler doğrultusunda avrupa üzerinde azınlık statüsüne çekilmek ve kamuoyunda Mısır halkının refah ve huzur düzeninin sarsılmış gibi gösterme arzusu Müslümanların- Kıptilerin yıllardır birlikte yaşadıklarının ispatı ile birlikte bu art niyetli düşünce propagandası da ortadan kalkacaktır. Mısır’ın birçok farklı bölgesinde kıptilerin kiliselerine düzenlenen kışkırtma politikasına karşılık 2011 yılında siyasi yasakların kalkması  ile birlikte Müslüman Kardeşlerin kurmuş olduğu Adalet ve Özgürlük partisi’nin bu kışkırtma sürecine yoğun kınama gelmiştir. Müslüman-Selefiler ile Hristiyan-Kıptiler gibi bir ayrımcı cepheleşme ve etnisite çatışmasını oluşturmak isteyenler Mısır’ın var olan gücü ve istikrarı karşısında yıllardır tutmayan kışkırtma politikaları saf dışı kalacaktır. 
                                              
Müslümanlar ile Kıptiler Arasında Oluşturulmak İstenen Çatışma Görüntüleri Kaynak: http://tr.euronews.com
2 “Mısır’ın başkenti Kahire’de Kıpti Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarda ölü sayısı artıyor. İlk çatışmada ölen 4 Hristiyan için düzenlenen cenaze töreninde çıkan olaylarda yaşamını yitirenlerin sayısı 2’ye çıktı. 84 Kişinin de yaralandığı olaylarda, 2 ev ve 1 işyeri ateşe verildi. Savaş alanına dönen başkentte gergin bekleyiş sürüyor. Başkent sakinleri ise daha önce böyle bir çatışma olmadığını söylüyor. Olayların anlatan Magdi Wadia; Olanları kimse kabul edemez. Mısır, her zaman Müslümanların ve Hristiyanların barış için yaşadığı yer olmuştur. Böyle bir olay daha önce hiç olmamıştı. İşlerin bu duruma geldiğini daha önce görmemiştik dedi. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi tarafları sükunete çağırırken, polis önlemlerini artırdı. Taraflar arasındaki çatışmalar, Kahire’nin kuzeyindeki Husus semtinde geçtiğimiz cumartesi günü patlak vermişti. Olaylarda 1 Müslüman ile 4 Kıpti Hristiyan yaşamını kaybetmişti.” Kaynak: http://tr.euronews.com/2013/04/08/misir-da-kipti-hristiyan-cenazesinde-cikan-olaylarda-olu-sayisi-artiyor/

Mısır önümüzdeki süreçlerde siyasi yapısı ve ekonomik kalkınma ile birlikte tekrar’dan bölgedeki aktif ve sarsılmaz istikrarına kavuşacaktır. Mısır halkı bölge için yıllardır görevini yerine getirmiş ve komşuları için gücünü yitirmemiş bir millettir.


Bu yazı geneli itibari ile araştırılmış olup, kaynakçaları ile yayımlanmış olarak EMRE AÇIKEL'e aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder